2022 © www.zehirzemberek.com Bahadir Gezer Tüm Hakları Saklıdır.

-Yeni bir Türk Devleti bağımsızlığını ilan etti! Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti.

Yapmamız gereken basit: Belli bir sayıda Türk vatandaşı Türkiye Pasaportu ile Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti’ne gider. Yeni Türk Devleti’nin gümrük memuru Türk vatandaşının pasaportunu Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti adıyla damgalar. Daha sonra bu Türk Vatandaşı Amerika’ya gider. Doğal olarak aynı pasaport ile. Burada Amerikan gümrük memuru pasaportu damgalar. Bu vesileyle uluslararası resmi evrakta iki devletin ismi net bir biçimde yer alır.

Şunu ise anlayamıyorum: Yahu bir devletin bağımsızlığının ilanından önce uluslararası tutum ne olacak diye bir bakılır. Yani bağımsızlık ilanı ile aynı günde Dünya’nın belli başlı ülkeleri yeni kurulan devleti tanıma yoluna gitmeyecekse, bu minvalde bir sinyal veriyorsa küresel camia, bu yönde çalışma yapılır. Kulis yapılır.

Haberlerde yeni kurulan devleti ilk tanıyan ülkenin Türkiye olması kimseye şaşırtıcı gelmiyor. Ve ancak Azerbaycan’dan evvel Türkiye’nin tanıması manidar.

Bu konunun petrol&gaz boru hatları ile ilgili olmaması imkansızdır. Sadece bununla ilgili değildir ve fakat bu konu yeraltı madenlerinin yeni pazarlara taşınmasından ayrı ele alınmamalıdır. Küresel anlamda Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilanı küresel ekonomiye iyi gelmelidir. Çünkü Azerbaycan’dan batıya taşınan gaz&petrol daha az sınırdan geçecek ve daha az prosedür görecektir. Bu durumda eğer ortak Türk Pazar Piyasası kendine Türk Birliği ülküsünde siyasi bir teşkilat kurabilirse Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar olan tüm coğrafyanın fosil kaynakları oldukça ucuz bir biçimde batıya taşınabilecektir. Boru hatlarının geçtiği her ülke imtiyazlar almakta. Ve ancak Türk Dünyası bir olunca böyle bir duruma gerek kalmayacaktır.

Tanınma konusuna gelince; şu an için Dünya’dan muhalif bir sesin çıkmaması bile iyidir.

Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti ile ilgili uluslararası mecrada Wikipedia’da bir paylaşım var. Paylaşım İngilizce. Konuyu bundan yaklaşık 1 yıl önce ele almış bir makale. Doğrusunu söylemek gerekirse yazıdaki üslup “Türkler’in yapmaya çalıştığı yekpare ve dev bir Türk Haritası ortaya çıkarmak. Bu bir çoğumuzun hoşuna gitmeyebilir ve ancak haklılık payları var. Eğer Türkiye olmaz ise bu coğrafyayı ya Rus ya da Fars hakimiyeti altına alacak. Yani bizim için kötünün iyisi bu.”

Vikipedi’deki paylaşım ise tüm bilgilerin daha netleşmediğini kanıtlar nitelikte. Yine de Vikipedi’de yapılan Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti araması boş bir sayfaya çıkmıyor.

Şu da bir gerçek: Göyçe-Zengezur Cumhuriyeti Devleti başkentini ilk ziyaret eden ülke başkanını Türk Tarihi unutulmayacak isimler hafızasına alabilecektir. İlk ziyaret illa sadece Türkiye tarafından yapılmak zorunda değil… Birkaç ülke lideri aynı gün yeni devleti pekala ziyaret edebilir.

Resmi para birimi olarak Bitcoin açıklanırsa Dünya şöyle bir silkelenir, bir böyle serin suya atlamışçasına ayılıp kendine gelir biraz.

Sonuç; devlet kurma geleneğimizin sürdüğünü görmek güzel.

 

-Putin tüm Avrupa’yı kışın soğukta bırakmakla tehdit edip boru hattı vanalarını sıkıyor. Yani şantaj yapıyor. Çirkin bir üslup olduğunu kabul etmek gerek.

Peki ya Türkiye batıya doğru uzanan boru hatları aracılığıyla AB’ne “Kıbrıs politikanızdaki taraflı ve adaletsiz yaklaşımınızdan ötürü gaz&petrol akışını yavaşlatıyoruz.” dese ve cidden gazı kesse bu AB’yi Kıbrıs konusunda daha yapıcı olmaya sevk eder mi? Ya da bu işi iyicene berbat bir hale mi sokar? Ve ancak Rusya halihazırda bunu yapmakta iken bir de üzerine Türkiye eklenirse AB panikleyebilir.

Türkiye Cumhuriyeti olarak AB ile ilişkilerimizi son 10 yıldır durdurmuş olmamız çok kötü bir durum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AB siyasetinde planlama yapmış ve yaklaşık 50 sene süren bir mesai yapagelmiştir. Devletimizi bunca zaman yöneten cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız boşuna mı çalıştı, boşuna mı yoruldu yani? Devletin enerjisi bu şekilde nasıl israf edilir? AB ile ilişkilerin dondurulması Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı bir tutum olarak anlaşılıyor bu durumda. Ancak şu net: Türkiye Cumhuriyeti’nin AB üyeliği konusu KKTC ile direkt bağlantılıdır. AB kaba tabir ile birliğe giriş için çeyiz olarak Kıbrıs’ı istemektedir. Bizim ise açımız düz: Kıbrıs’ta Türk varlığı inkar edilemez.

 

-Turist kart diye bir uygulama. T.C. Devlet Bakanlığı verebilir bu kartı. Yurtdışından ülkemize geçici süreli vizeyle gelen turistlere sınır kapılarında verilebilir. Ya da daha erkenden davranıp yurt dışındaki Türk Sefaretleri’nden alınabilir. Bu kart Türkiye içinde yapacakları harcamalarda onlara indirim sunar. Müzelere giriş çıkışta turistlere indirim olur.

Aslında turistlere indirim yapa yapa neredeyse gelen turiste para verir hale geldik ve ancak bu tip bir uygulama daha evvel pek yapılmış, denenmiş bir şey değil.

İyi tarafı şu; başta bu uygulamayı bedava yapabiliriz. Turist bunun iyi yanlarını ve avantajlarını görür. Ancak bu esnada yerli vatandaş bu kartları kendisi için kullanmayı çözer. Bunun üzerine daha sonra bu kartları belli bir miktar para karşılığı vermeye başlayabiliriz. Bu kartlar belediye otobüslerinde, metrolarda, müzelerde, tiyatrolarda, sinemalarda, otoyollarda ve daha nice yerde kullanılabilir. Adam lahmacuna (Turkish pizza) 30 Lira verecekse bu kart sayesinde 18 Lira veriyor örneğin.

Ancak takibini yapacak iş yapmak devlet için yüktür. Ve fakat devlet yaptığı her işin takibini yapar. Türkiye’de ekonominin beşte ikisi kayıt dışı. Bunu biliyorsak aklımıza şu gelmeli; Hz. Peygamberimiz’in “Yaptığınız alış-verişi yazın, kayda geçirin.” biçimindeki hadisine rağmen inancı bol yurdumuzda ekonominin neredeyse yarısının hırsızlık ile heba edilmesi normal addediliyor. Hiçbir hükümet kayıt dışı ekonomi konusunu ele alıp toparlayamıyor. Onun yerine devlet mutasyon geçiriyor ve kayıt dışı ekonomiden kâr sağlamanın yollarını arıyor. Kepaze bir hâl.

 

-Yunanistan Türkiye ile sidik yarıştırmaktan kârlı çıkıyor. Türk politikacılar millet nezdinde kâfir mertebesinde olanla mücadele eden vatanseverler gibi görünmek için Yunanistan’la laf dalaşına girince uluslararası camia “Demek ki Yunanistan Türkiye ile boy ölçüşebiliyor.” şeklinde bir algıya gark oluyor.

Doğrusunu söyleyelim; Türkiye ile Yunanistan arasında sıklet farkı vardır. Yunanistan tüy, Türkiye ağır sıklettir. İşte efendim “Yunan Bakan şöyle dedi!”, “Yunan Başbakan böyle dedi!”. Bana ne bundan? Niye kulak vereyim? Niye işiteyim Yunan temsilcileri? Niye haber oluyorlar Türkiye’de? Anca Amerika’dan gelen Yunanistan ile ilgili paylaşımı dinlerim. AB’nin Yunanistan ile ilgili söyleyeceklerini dinlerim. Ve ancak Yunan konuşmuş konuşmamış bana ne! Yunanistan’ın dünü ve yarını zaten diğer güçlü Batı Avrupa ülkelerine ipotek altında. Onlar belirliyorlar Yunanistan’ın siyasetini.   Yunan’ı Yunan yönetmiyor ki Yunanistan’dan Yunanistan’ı dinleyelim.

 

-Atina AEK Olimpiyat Stadı’nın adı Ayasofya olarak değiştirildi. Yahu bu çok ayıp bir şey. Ayasofya ismi kutsal bir isimdir. Öyle her önüne gelen yere Ayasofya denilmesi çok ayıp. Kalp kırıcı ve üzücü. Yani Ayasofya Alış-Veriş Merkezi olacak öyle mi? Ayasofya Tiyatro Salonu. Belki Ayasofya marka otomobil. Ayasofya sulu yemek lokantası. Ayasofya diye müzik grubu. Ayasofya marka pişik kremi…

 Gerçekçi olmak gerekirse Ayasofya ismi her güzel şeye yaraşır. Ve fakat yine de Ayasofya adını yalnızca ibadethaneler için olarak koruyabilirsek iyi bir şey yapmış oluruz.

 

Bugün  4 Ekim 2022  Salı    02:57           İstanbul         Bahadır Gezer  
 

Güncel